''Saatler uzun, günler...''

Unutmayı nasıl bir bileklikle bağdaştırabiliriz bir bakalım.

Bütün yaz taktığım ve onunla yandığım bilekliğin bileğimde bıraktığı iz hem her geçen gün biraz daha normale dönerken hem de belirgin bir şekilde hep orada durup bana eskiden yerinde olan şeyin hatırlatması gerekenleri hatırlatıyor. Ne zaman ki orası normal rengine dönecek o zaman tam anlamıyla unutacağım.

Hayır tabi ki kendimi kandırmıyorum. Ne alakası var?

Gideyim de Yarım Kalan Yürüyüş'ün son iki sayfasını okuyayım. Bitsin istemiyorum hiç gerçi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder