Bir insanın adım atamayacak hale gelmesi için kaç hayal kırıklığıyla sınanması gerekir?

Hergün başka bir beklentiyle o köşeden dönüp göremeyince uğradığın hayal kırıklıkları yetmez mi mesela? Ya da her seferinde umutla kurduğun cümlelerinin hiçbir yere varmaması? Ya da yaşadığın her şeyi topla dök önüne, onlar da mı yetmez. Ne yeter vazgeçmek için, bitmesi için. Çok yoruldum.
“Sence ben iflah olur muyum?” dediğimi hatırlıyorum. Bu saatten sonra, bu kadar şeyden sonra. O zaman gerçekten böyle olacağına inanıyordum. Dünya bir daha eski haline gelmez diyordum. Farklı olacağını düşündüğüm bir zaman dilimi geldi geçti. Ve ben gerçekten iflah olmadım. Olamıyorum. Olamayacağım. Her gelenin gidenin bir parça alıp götürdüğü hayatımda kimseye verecek en ufacık bir parçam bile kalmamış.
Hayal kırıklığı dediğin şey çok enteresan. Hele bir de ne yaparsan yap bitmeyen bir umutla birleşiyorsa. Umut et hayal kırıklığına uğra, umut et hayal kırıklığına uğra. Hiç bitmeyen ve hiç bitmeyecek bir döngü gibi. Aylar geçiyor ve ben bunu yaşamama bir türlü engel olamıyorum. “Hiç yaşanmayacak bir anı kafanda defalarca kurmak.” diye bir cümle gördüm dün. Hiç yaşanmayacak anları kafamda kaç kere kurdum artık hatırlayamıyorum. En çok düşündüğüm bir gün o köşeden döndüğümde orda olması. Olmayacak biliyorum. Hiçbir zaman orada beni bekliyor olmayacak. Ama o arabayla o köşeyi her döndüğümde onu orda görmek istiyor oluşuma istesem de engel olamıyorum.