-Yaşayıp yaşayıp yaşadıklarımı çöpe atmak zorunda kalmaktan artık çok yoruldum. Durulmak, yerleşmek, bir sürü anı biriktirmek ve ömrümün sonuna kadar o anılarla yaşamak istiyorum.-

demiştim. Demiştim ama bu istek bu dünyaya fazla. Yaşadıklarına bağlanmamak en güzeli.
Her şey son buldu. Bir daha oraya gitmeyeceksin, bir daha o yatakta oturmayacaksın, bir daha ona bakıp gülmeyeceksin, bir daha, bir daha.

İnsan nasıl da kırılabiliyormuş temelinden. Nasıl da bin parçaya bölünüyormuş. İnandığım, tutunduğum ne varsa hepsi gitti. Bir ben kaldım, kendimle. Etrafımdaki insanların içlerinde kötülük barındırmadıklarına inanacak kadar naif bir insandım, içinde bulunduğumuz ana kadar. İnsanlara körü körüne güvenecek kadar ve o güveni hiç sorgulamayacak kadar naif. Çünkü o yapmaz, çünkü o canımı acıtmaz. Bir insan canını bile isteye acıtıyorsa iyi değildir. Bunu en beklemediğim yerden darbe yediğimde anladım. Ağlasan ne, isyan etsen ne, kızsan bağırsan ne.

İğrenç bir renk tıpkı bir hastalık gibi güzel, renkli, mutlu ne kadar anım varsa hepsini sardı, hepsine yayıldı. Temizlemek için çok uğraşacağım, ama mümkün olmayacak biliyorum.

Bu sefer affetmeyeceğim. Ağlamayacağım. Affetmeyeceğim.

''Bitti'' kelimesi hiç şu an taşıdığı anlamı taşımasaydı keşke. Bitti, ben de bittim.

29/06/2016