''Bazı şeyler bilinmediğinde daha iyi'' vol. 2'yi yaşıyorum.

Her şeyi merak eden şu kafama bir şeyler yapardım ama zaten ona öğrenilen şeyin beynimin içinde sürekli olarak dönmesi ve hiç gitmemesi verilebilecek en güzel ceza. Ve artı olarak şunu da belirtmek isterim ki bazı insanlardan kelimenin gerçek anlamıyla ”tiksiniyorum”. Düşünceleri midemi bulandırıyor.




‎It’s dark now, but they feel each other’s breath and they know all they need to know. They kiss and they feel each other’s tears on their cheeks and if there had been anybody left to see them, then they would look like normal lovers, caressing each other’s faces, bodies close together, eyes closed, oblivious to the world around them, because that is how life goes on, like that…

Perfect Sense.

”Sevmek, sevilmek dünyanın en zor şeyi. İlişkiler zor ve karmaşık. Tatmin etmek imkansız. İnsan tatminsiz. Buna alışman lazım.”

Düşünmekten beyninizin patlayacağını hissettiğiniz zamanlar olur ya, öyle bir zaman içerisindeyim şu an. Yaşadığım hiçbir olay bana her şeyi bu kadar sorgulatmamıştı. Aynı hataları yapıp aynı şeyleri mi yaşatıyorum dedim çevremdeki herkese. Yeterince çabalamıyor muyum, gösteremiyor muyum. Napıyorum da hep aynı çamurda saplı kalıyoruz. İnsanların hevesleri kırılıyor. Neden? Önceden bunun hep karşımdaki insanın kendi içindeki tatminsizliğinden olduğunu düşünmüştüm benim hatam olduğunu hiç aklıma getirmemiştim. Ama açıkça görüyorum ki bir yerlerde ciddi bir hata yapıyorum ve bu hata hep ipleri kopma noktasına getiriyor. Bu zamana kadar kaybettiklerimi geri getiremem ama ya bundan sonrakiler, onları kaybetmeyi göze alabilir miyim? Hayır. Çabalamam gerekiyor, çok çabalamam. Daha çok çabalamam. Ben elimden gelenden de fazlasını yaptım diyebilene kadar.